semerşah
beşir
efgan.net

 
Efkan Doğan
ANA SAYFA
AB Gençlik Programları
AB İçin Proje Sunusu
Açık Hava Resim Sergisi
Akran Arabuluculuğu
Askıda Kitap Projesi
Askıda Kırtasiye Projesi
Ayın Konukları
Başarı Hikayeleri
Bilgi Merdiveni
BİLSEM
Bilgi Paylaşımı Forumu
Bir Sürprizim Var
Bir Varmış Bir Yokmuş
Branş Derslikleri
Camlı Sınıf Kapıları
COMENIUS 1
Danışmanız Biz *2007 Şampiyonu
Derslik Donatma Projesi
Disiplin Takip Formu
Dürüstlük Dolabı ve Beslenme Dostu Okul Projesi
Eğitimde Alternatif Uygulamalar
=> Sınıf Egzersizleri
=> Biçimlendirici (Formative) Değerlendirme
=> Japon ve Türk Eğitim Sistemleri
=> Türk ve Japon Eğitim sistemi
=> JAPON EĞİTİM SİSTEMİ ÜZERİNE
=> Dünyada eğitim sistemleri
=> Türkiye ve İsveç Eğitim Sistemi
=> Türkiye ve Avusturya Eğitim Sistemleri
=> Türk ve İngiliz Eğitim Sistemleri
=> Türk ve İngiliz Eğitim Sistemleri 3
=> Türk ve İngiliz Eğitim Sistemleri 2
=> Alternatif Eğitim
=> BBOM Eğitim Modeli
=> BBOM Finansman Modeli
=> Gülümseyen Öğretmen
=> Duvardaki Bir Başka Tuğla
=> Ayakta Durmanın Öğrenme Üzerindeki Etkisi
=> Serbest Kıyafet Uygulaması
=> Dünyanın en şaşırtıcı eğitim sistemi: Finlandiya 2
=> Başarılı Öğretmenlerin Farklı Yaptığı 25 Şey
=> İdeal Öğretmen Öğretmez
=> Radikal Bir Farklılık Getir
=> Bütün Okullar Anaokulu Gibi Olmalı
=> Oyunların Beyni Ödüllendirmesi
=> Dünyanın en şaşırtıcı eğitim sistemi: Finlandiya
=> Bugün Okul Nasıl Geçti
=> Ders Çalışma Sanatı ya da Beynimiz En İyi Nasıl Öğrenir
=> Öğrenciler Öğretmenler Hakkında En Çok Ne Hatırlar
=> Doğu ve Batının Öğrenmeye Farklı Bakışı
=> Nasıl Daha İyi Bir Öğretmen Olabilirim
=> Öğretmene Söz Var
=> Öğretmenler Rekabet Ettiğinde Herkes Kaybeder
=> Eğlenceli Okul Sıraları
=> Zorbalık, elma
=> Beni Ödülle Cezalandırma
=> Az, Daha Fazladır Fin
=> Gereksiz Bilgiler ve Yaşamdan Kopuk Eğitim
=> Öğretmenlerin Öğrencilere Söylemekten Kaçınması Gereken 13 Şey
=> Masalara Yazılan İlham Verici Sözler
Eğitim Reformu Girişimi
Eğitimde Ödüllendirme
E.P. Ödüllendirme Yönergesi
Eğitimde Kalite Ödülü
Eğitim Yarışmaları
E-Sergi Uygulaması
Gönüllü Ders Liderliği
Gönüllü Kütüphaneci
Gördüklerim, Duyduklarım
Günün Sorusu
Günün Sözü Uygulaması
Hadi Gali Gel de Beraber
Her İnsan Değerlidir
Kalitesiz Öğretmeni Nasıl Tanırsınız
Kantinde ‘kantinci’ yok
Kantinde meyve
Kelime Hazinesi Kutusu
Kötü Söz Söylemeyelim
Mavi Kart
MEGEP
Müzede Eğitim
Ney ve Su Sesi Eşliğinde Ders
Okul Televizyonu Projesi
Oyun Parkı
Öğretmen Gelişim Kitaplığı
Öğretmene Karne
Öğretmenlere Tavsiyeler
Öğretmenin İnternet Sitesi
Öğretmen Kürsüsü Projesi
Öğretmen Proje Yarışması
Öğretmenler İlköğretim Okulu
Örnek Sınıflar, Örnek Öğretmenler
Proje Bayramı
Proje Klasörü Projesi
Proje Paylaşımı Projesi
Sabah İçtiması
Sadaka Köşesi
Sanat,Tarih Fen Koridorları
Sınıflararası Kültürel İkram
Sizden Gelenler
Sınıfına Sahip Çık
Okulda Sadaka Taşı Projesi
Sürekli Sergi Salonu
Şiirli Karneler
TABİP
Teşekkür Ziyareti
Toplantı ve Faaliyet Çizelgesi
Törenlerin Kutlama Şekli
Ulusal Ajans
Veli Kitabı
Web Tabanlı Projeler
Zil Sesi Yok
Veliyiz Okuldayız
Ziyaretçi Defteri
 

Doğu ve Batının Öğrenmeye Farklı Bakışı

 
 

Doğu ve Batının Öğrenmeye Farklı Bakışı


1979 yılında, Jim Stigler henüz Michigan Üniversitesi’nde üniversite öğrencisiyken, öğrenme metotlarını araştırmak üzere Japonya’ya gitti ve kendini kalabalık bir dördüncü sınıfın arka sırasında otururken buldu.

“Öğretmen sınıfa, üç boyutlu küplerin kağıt üzerine nasıl çizileceğini öğretmeye çalışıyordu” diye anlatıyor Stigler. “Bir çocuk bir türlü çizmeyi başaramıyordu. Çizdiği küp yarım yamalak görünüyordu. Öğretmen çocuğa şöyle dedi: ‘Neden kendininkini tahtada çizmiyorsun?’ O sırada, ‘Bu ilginç! Öğretmen yapamayanı seçti ve çizdiği küpü gelip tahtada tekrar çizmesini istedi’ diye düşündüm.”

Stigler, Amerika’daki sınıflarda genellikle en iyi çocuğun tahtaya davet edildiğini gayet iyi biliyordu. Böylece Japon çocuğun itaatkar bir biçimde tahtaya gelişini, çizmeye başlamasını ve yine küpünü tamamlayamamasını büyük bir ilgiyle izledi.

Zaman ilerledikçe, öğretmen sınıfın geri kalanına çocuğun doğru yapıp yapamadığını soracaktı ve sınıftaki öğrenciler önlerindeki çizimlerden kafalarını kaldıracak ve başlarını hayır anlamında iki yana sallayacaklardı. Ve her geçen dakika Stigler – evet öğrenciler değil ama Stigler – daha da endişeli olmaya başlıyordu.

“Orada oturup ter dökmeye başladığımı fark ettim” diye anlatıyor Stigler, “çünkü bu çocukla gerçekten empati kuruyordum. Sonra bu çocuğun birazdan göz yaşlarına boğulacağını düşünmeye başladım.”

Ama çocuk göz yaşlarına falan boğulmadı. Stigler, çocuğun büyük bir ağırbaşlılıkla küpünü çizmeye devam ettiğini söylüyor. “Çocuk dersin sonunda küpünün doğru görünmesini sağlamayı başardı! Ve öğretmen sınıfa dönüp, ‘Bu nasıl görünüyor sizce?’ diye sordu. Hepsi kafasını kaldırdı ve şöyle dedi: ‘Yapmayı başardı!’ Ve sınıfta büyük bir alkış koptu.” Çocuğun yüzüne koca bir gülümseme yayıldı ve yerine oturdu. Kendisiyle gurur duyduğu çok açıktı.

Stigler bugün, UCLA’da dünyadaki öğrenme ve öğretme üzerine çalışmalar yapan bir psikoloji profesörü. Stigler, doğu ve batı kültürlerinin zihinsel mücadele deneyimine yaklaşımlarının ne kadar farklı olduğu üzerine düşünmesini sağlayan ilk şeyin yaşadığı bu basit deneyim olduğunu söylüyor.

“Sanırım çok eski çağlardan beri biz, bocalamayı çok zeki olmadığımızın bir göstergesi olarak görüyoruz” diyor Stigler. “Bocalama, düşük beceri işareti olarak algılanıyor. Zeki insanlar bocalamaz, doğal bir şekilde hemen anlarlar. Bu bizim halkımızın teorisi. Oysa Asya kültürlerinde bocalama daha çok bir fırsat olarak görülüyor.”

Stigler’a göre Doğu kültürlerinde bocalama, öğrenmenin öngörülebilir bir parçası olarak kabul ediliyor. Öğrenme sürecinde herkesin bocalaması ve mücadele etmesi bekleniyor. Böylece mücadele size, yani öğrenciye, bocalama aracılığıyla devam ederek problemi çözmek için duygusal olarak gerekli şeylere sahip olduğunuzu gösterme şansı sunuyor. “Onlara acı çekmenin iyi bir şey olabileceğini öğrettiler. Bu kulağa kötü bir şeymiş gibi gelebilir, ama bence öğrettikleri şey tam olarak bu” diye anlatıyor Stigler.

Doğu ve Batı arasında pek çok kültürel farklılık olduğu ve her iki kültürde de birbirinin tam tersi olan örnekler göstermenin mümkün olduğu gerçeğini kabul ederek Stigler, bu farklılığı şöyle özetliyor: Amerikan kültürünün büyük bir bölümünde okul çocuklarında görülen zihinsel bocalama bir zayıflık göstergesi olarak görülürken, Doğu kültürlerinde sadece hoşgörüyle karşılanmakla kalmıyor, aynı zamanda genellikle duygusal dayanıklılığı ölçmek için kullanılıyor.

Stigler’a göre yaklaşımdaki küçük bir farklılığın çok büyük sonuçları olabilir.

‘Bocalama’

Stigler, zihinsel bocalamaya Doğu ve Batı yaklaşımının ne kadar farklı olduğunu fark eden ilk psikolog değil.

Brown Üniversitesi profesörlerinden Jin Li de tıpkı Stigler gibi Asyalı ve Amerikalı çocuklar arasındaki öğrenme inançlarını karşılaştırıyor. Li’ye göre bu iki kültürün bocalamayı neden bu kadar farklı gördüklerini anlamak için geri çekilip akademik mükemmelliğin nerden geldiği konusunda ne düşündüklerini incelemek gerekiyor.

Geçtiğimiz 10 yıl içinde Li, Amerikalı anneler ile çocuklarının ve Tayvanlı anneler ile çocuklarının diyaloglarını kayıt altına alıyor. Li daha sonra annelerin çocuklarıyla okul hakkında neler konuştuğunu anlamak için bu konuşmaları analiz ediyor. Li, Amerikalı bir anne ile 8 yaşındaki oğlu arasındaki bir konuşmanın kaydını benimle paylaştı.

Anne ve oğul kitaplar hakkında konuşuyor. Çocuk henüz çok genç olsa da öğrenmeyi çok seven iyi bir öğrenci. Annesine teneffüslerde bile arkadaşlarıyla kitaplar hakkında konuştuklarını anlatıyor. Anne şöyle cevap veriyor:

Anne: Biliyor musun bu zeki insanların yaptığı bir şey, zeki yetişkinlerin…

Çocuk: Biliyorum… kitaplar hakkında konuşmak.

Anne: Evet. Bir kitap hakkında konuşmak çok zekice bir şey.

Çocuk: Hmmm mmmm.

Kısa bir fikir alışverişi, küçük bir an… Ancak Li’ye göre bu kısacık konuşma, kültürel varsayımlara ve inançlara dair koca bir dünyayı içeriyor.

Aslında Amerikalı anne çocuğuna, okulda başarısının sebebinin zekası olduğu söylüyor. Çocuğun zeki olması genel bir Amerikan bakışıdır. “Zeka fikri, batıda bir sonuç olarak görülür” diye anlatıyor Li. “Anne oğluna onda, onun zihninde yaptığı şeyi yapmasını sağlayan bir şey olduğunu söylüyor.”

Ancak pek çok Asya kültüründe akademik mükemmellik, zeka ile benzer bir şekilde bağdaştırılmaz. “Zeka yaptıkları şeyin içinde bulunur, kim olduklarında ya da ne ile doğduklarında değil.”

Li, bu kez de Tayvanlı bir anne ile 9 yaşındaki oğlu arasındaki konuşmayı paylaştı benimle. Anne ve oğul piyano hakkında konuşuyorlar. Çocuk bir yarışmada birinciliği kazandı ve annesi ona nedenini açıklıyor.

“Müthiş bir enerjiyle sürekli ve sürekli pratik yaptın,” diyor oğluna. “Gittikçe zorlaştı ama sen büyük bir çaba gösterdin. Pratik yapma konusunda kendin ısrar ettin.”

“Buradaki odak noktası, zorluklara rağmen sebat ederek devam etmek. Bu da başarıya götüren şey” diye açıklıyor Li.

Açıkçası eğer bocalama ve mücadele, zayıflığı ya da zeka eksikliğini işaret ediyorsa, bu size kendinizi kötü hissettirir ve bocalamaya katlanmak istemezsiniz. Ama eğer mücadele ve bocalama, dayanıklılığı, gücü ya da bir şey öğrenmeye çalışırken kaçınılmaz olarak ortaya çıkan zorluklara katlanma becerisini işaret ediyorsa, onu kabullenmeye çok daha istekli olursunuz.

Stigler’a göre bocalama ve mücadele ile ilgili bu iki farklı yorumun sonuçlarını gerçek hayatta görmek oldukça kolay. “Yıllar önce birinci sınıflarla birlikte bir çalışma yaptık. Öğrencilere üzerinde çalışmaları için çözümü imkansız bir problem verdik. Ardından, pes etmeden önce problem üzerinde ne kadar süre çalışacaklarını ölçecektik.”

Amerikalı öğrenciler problem üzerinde ortalama olarak 30 saniyeden daha az bir süre çalıştılar ve sonra araştırmacılara bakıp “Biz bunu hiç yapmamıştık” dediler. Japon öğrenciler ise bu imkansız problem üzerinde tam bir saat boyunca çalıştılar. “Sonunda bitirmek zorunda olan biz olduk, çünkü zaman dolmuştu. Onlara bunun çözmesi mümkün olmayan bir problem olduğu açıklamasını yapmak zorunda kaldık. Onlar da bize kızgın bakışlarla baktı. Bu tarz bir davranışın tüm bir yaşama yayıldığını hayal edin. Bu çok büyük bir fark yaratır” diye anlatıyor Stigler.

Doğuya karşı Batı değil!

Bu, mücadeleye ya da diğer başka şeylere Doğu tarzı bir yorumun Batınınkinden daha iyi olduğu ya da tam tersi anlamına gelmesin. Her ikisinin de kendine göre güçlü ve zayıf yanları var. Batılılar kendi çocuklarının, pek çok alanda ama özellikle matematik ve bilimde üstün olan Asyalı çocuklarla asla rekabet edemeyeceğinden endişe ediyor. “Asyalı eğitmenlerin ise daha farklı endişeleri var” diyor Li. “Asyalı eğitimcilerin en çok ‘Çocuklarımız yaratıcı değil. Çocuklarımız bireysel değil. Birer robot gibiler’ diye endişe ettiklerini duyarsınız”

Peki ama daha iyi sonuçlar üreten bir kültürün inançlarını başka bir kültüre adapte etmek mümkün değil mi?

Hem Stigler hem de Li kültürü değiştirmenin zor olduğunu, ama yardımı olacak şekilde farklı düşünmenin mümkün olduğunu söylüyor. “Öğrenme ile ilgili görüşlerimizi değiştirebilir ve mücadeleye daha fazla vurgu yapabilir miyiz?” diye soruyor Stigler. Neden olmasın?

Örneğin Stigler gözlem yaptığı Japon sınıflarında öğretmenlerin bilinçli olarak öğrencilerinin becerilerinin çok az üzerinde işler tasarlıyorlar. Böylece öğrenciler, ulaşmaları çok da zor olmayan şeyler konusunda mücadele yaşıyorlar. Bir kez başarınca, öğretmenler öğrencinin bunu sıkı bir çalışma ve mücadele ile yaptığına dikkat çekiyor.

“İşte biz bunu yapmıyoruz. Ama yapabiliriz” diyor Stigler.

Kaynak: http://www.npr.org/blogs/health/2012/11/12/164793058/struggle-for-smarts-how-eastern-and-western-cultures-tackle-learning 

Şiddetleşme
Şiirli Karneler
TABİP
Teşekkür Ziyareti
Toplantı ve Faaliyet Çizelgesi
Törenlerin Kutlama Şekli

Ulusal Ajans
Üstün Zekalılar
Veli Eğitim Projesi
Veli Kaynak Kitabı Projesi
Veliyiz Okuldayız
Zil Sesi Yok


Ekim 2007'den bugüne kadar 952923 ziyaretçi (2000424 klik) burdaydı!
markalife
Sitedeki projeleri alıp kullanmak, yayımlamak serbesttir. Site sahipleri lütfen etkin bağlantı (webmasterlar aktif link) veriniz.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol