Türk-Japon Eğitim sistemi karşılaştırılması:Sakarya Üniversitesi Çalışması
Ahmet Türk (*)
1. GİRİŞ
İlköğretimin toplum ve birey için taşıdığı önem her türlü tartışmanın dışında tutulmaktadır. Çünkü, ilköğretim
çocuk
için gerçek fırsat
eşitliği ve şanstır. Çocuğun yaşadığı topluma ait bir varlık ve öge olması ancak ilköğretim sayesinde olmaktadır.O yüzden de eğitimin bu kademesi, çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de, “temel eğitim” olarak adlandırılmaktadır. Bu önemi nedeniyledir ki, ilköğrenim hakkı bizim Anayasamızın 42. maddesinde olduğu gibi, hemen bütün ülke Anayasalarında garanti altına alınmış ve eğitimin bu kademesinin istisnasız herkese zorunlu ve parasız olduğu vurgulanmış, bunun sağlanmasının da devletlerin görevi olduğu belirtilmiştir (1).
Bilim adamları ve ekonomistler, eğitim amacıyla yapılan yatırımların, biri toplumsal, diğeri ise kişisel olmak üzere iki tür getirisi olduğunu ileri sürmektedirler. Kişisel getiri, eğitim görmüş kişinin bundan dolayı
yaşamı
boyunca elde edeceği ek gelirin; toplumsal getiri ise kişinin eğitim görmüş olmasından dolayı yaratılan katma değerin, o kişinin eğitimi için yapılan yatırım oranıdır. Elli sekiz ülkede yapılan
hesaplar
eğitimin kademesi yükseldikçe toplumsal getirinin azalmakta olduğunu göstermiştir. Daha açık bir ifadeyle toplumsal getirisi en yüksek ve kişisel en düşük kademe ilköğretim, bunun tersine toplumsal getirisi en düşük ve kişisel getirisi en yüksek kademe ise yükseköğretimdir . Anılan araştırmadan da anlaşılacağı gibi ilköğretimin getirisi tümüyle toplumadır. Öyle ise, temel eğitim bir toplumun varlığı ile eşdeğerdedir (2).
Tarih boyunca, ülkeler birçok açıdan birbirlerinden etkilenmişlerdir. Bu etki alanlarından birisi de eğitimdir. Günümüzde bazı ülkelerin hızla ilerlemeleri ve gelişmiş ülke sıralamasında en üst noktalara gelmelerinin temelinde eğitimin olduğu bilinmektedir. Bu nedenle gelişmiş ülkelerin eğitim açısından incelenmesi, varsa benzer sorunlara nasıl çözüm bulduklarının araştırılması, kendi sorunlarımıza çözüm üretmede yardımcı olur (3). Bu düşünceyle bu yazıda dünyanın gelişmiş ülkelerinden olan Japonya’nın eğitim sisteminin ilköğretim kademesi genel hatlarıyla incelenerek benzer ve farklı yönleri belirlenerek
Türkiye
ile karşılaştırılmaya çalışılmıştır.
2. JAPON EĞİTİMİNDE İLKÖĞRETİM
Japon eğitiminde ilköğretim kademesini incelemeye başlamadan önce Japon kültürü ve eğitiminin genel özellikleri hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır.
Japon kültürünü ve tarihini şekillendiren en önemli unsurlardan biri eğitim sistemidir. Japon geleneği topluma ve kurulu düzene saygıyı, kolektif amaçların yüceltilmesini
bireyselliğe
üstün tutmayı vurgular. Eğitim sistemi çalışkanlık, bireyin kendisini sorgulaması ve düzenli çalışma alışkanlıklarının edinilmesinin gerekliliği üzerine kurulmuştur. Daha genel olarak azim ve çalışkanlık hayatta meyvesini verecektir (4).
Öğrencilerin okul hayatının büyük bir kısmı dolaylı yada dolaysız olarak ahlaki davranışların ve karakter gelişiminin öğrenilmesi sürecidir. Okul müfredatları Japon toplumunun ve kültürünün temel değerlerinin öğretilmesine adanmıştır. Aynı zamanda Japon öğrencilerin akademik başarıları uluslar arası standartların çok üzerindedir. Sistemin temel karakteri yüksek okullaşma oranı ve derslere devam “zorunluluğudur”. Önemli bir yere sahip olan özel eğitim kurumları da aynı karakteristik özellikleri taşımaktadır (5).
Japonya’da ulusal bütçenin %12’si eğitime ayrılırken %7,7’si askeri harcamalara ayrılmaktadır. Japonya’da okur-yazarlık oranı % 99’dur. İlkokul düzeyinde bir öğretmene ortalama 25 öğrenci ,ortaöğretimde 18 öğrenci, yükseköğretimde 11 öğrenci düşmektedir (6).
Japonya’da zorunlu eğitim 9 yıldır. Bunun ilk 6 yılı ilkokul, son 3 yılı da ortaokuldur. Zorunlu eğitim 6-15 yaş arasındaki
çocukları
kapsar ve devlet okullarında parasızdır. Okullaşma oranları okul öncesinde % 65, ilkokulda %99,9 , ortaokulda % 99 , lisede %92 ve yükseköğretimde %39’ dur.
Kuruluş statüsü açısından Japon okulları üç gruba ayrılmaktadır. Bunlar resmi devlet okulları, mahalli okullar (il ve belediye okulları ) ve özel okullardır (7) . Japonya’da okulların % 28’i özel okuldur. Anaokulu öğrencilerinin % 75’i , kreş öğrencilerinin % 43’ü , ilkokul öğrencilerinin % 1’i, ortaokul öğrencilerinin %3’ü, lise öğrencilerinin %28’i, üniversite öğrencilerinin %72’si , meslek yüksek okulu öğrencilerinin % 89’u, teknik
okul öğrencilerinin %7’si özel okullara gitmektedir (.
Japonya’da ilköğretim iki aşamadan oluşmaktadır. Bunlardan birincisi 6 yıl süreli ilkokul, ikincisi de 3 yıl süreli olan ortaokuldur. Bu bölümde bu iki aşama ayrı ayrı incelenecektir.
2.1. İlkokul
Japonya’da 6 yaşını dolduran her
çocuk
6 yıl süren ilkokula başlar. İlkokul zorunlu ve parasızdır. İlkokulun amacı , işbirliği ruhunu , bölgesel ve ulusal gelenek bilgisini , uluslararası anlayış ruhunu , matematik , dil ve bilim yeteneğini , müzik , sanat ve edebiyata olan ilgiyi geliştirmek ve
kazandırmaktır
.
Japonya’da okul yılı , 1 Nisan’da başlar ve 31 Mart’ta biter. Nisan-Temmuz ortası, Eylül – Aralık sonu ve Ocak- Mart sonu olmak üzere üç dönem halinde yapılır. Haftada 5,5 gün (cumartesi yarım gün) okula gidilir. Yılda toplam 240 işgünü vardır. Japon okullarında karma eğitim yapılmaktadır.
Her sınıf bir tek öğretmen tarafından yürütülür ve o öğretmenin sorumluluğundadır. İlkokulda tam gün eğitim yapılır. Sabah 8:30 ‘da ders başlar , 15:50’de biter. Dersler 45 dakikadır. Yıllık ders saati sayısı 1. Sınıfta 850 (haftada 25 saat), 2.sınıfta 910 ( haftada 26 saat) , 3.sınıfta 980 (haftada 28 saat) , 4.,5.ve 6.sınıflarda ise 1015 (haftada 29 saat) saattir (9). İlkokulda Japonca ,
sosyal
çalışmalar, matematik , fen bilgisi, müzik, resim ve el sanatları , ev işleri ( 5.ve 6.sınıfta ), beden eğitimi , ahlâk eğitimi ve özel faaliyetler dersleri verilir (10).
Devlet okullarının çoğunda üniforma yoktur ancak ayırt edilebilmeleri için şapka veya sembol taşımaları gerekmektedir. 1969’dan itibaren bütün ilk ve orta okullarda ücretsiz kitap dağıtımı yapılmakta , ilkokulların %98’inde devletin finanse ettiği öğle yemeği verilmektedir (11).
Okul müdürlüğü ve başöğretmenlik (müdür başyardımcılığı) birinci derece iki liderlik statüsüdür. İlkokulların %95’inde müdürler erkek
ve ortalama yaşları 55’in üzerindedir. Müdürler okulun bütün faaliyetlerinden sorumludurlar ve çok yönlü liderlik rolü oynarlar. Zamanlarının çoğunu okul ile dış baskı grupları arasındaki koordinasyonu sağlamakla geçirirler. Ayrıca öğrenci temsilcileri ile haftanın belli bir gününde görüşmelerde bulunur. Okulun günlük hayatı genellikle başöğretmen tarafından idare edilir . Okulların % 97’sinde başöğretmenler
erkektir
ve yaşları 50-55 arasında değişir. Okulun normal programı içindeki faaliyetleri , özel projeleri ve diğer programları yürütür, sorumluluğu idaridir (12).
Okulların % 90’ında jimnastik salonu, % 75’inde yüzme
havuzu
bulunmaktadır. Bütün okullarda eğitim amaçlı Japon Televizyon Kurumu (Nippon Hosa Kyokai) tarafından mükemmel bir şekilde hazırlanmış radyo ve televizyon sistemi mevcuttur (13).
Öğretmenlerin % 62’si
bayandır
(14). Öğretmenlerin yarıdan fazlası 4 yıllık üniversite mezunu, 1/3’ü 2 yıllık yüksekokul mezunudur . % 1’i yüksek lisans diplomasına sahiptir (15).
2.2. Ortaokul
Ortaokullar zorunlu eğitimin son kısmı olup 3 yıl sürmektedir. 7-8 ve 9.sınıfları kapsar. Devlet okulu öğrencilerinin ilk defa ortaokullarda saç ve kıyafetleri düzenlenmekte , üniforma giymeleri mecburi tutulmaktadır. Kılık kıyafetle birlikte davranış , tutum ve beklentilerde görülen değişiklikler ortaokulların ciddiyetini göstermektedir. Japon ilkokullarının çok disiplinli olduğu görülmekle birlikte , ortaokullar ilkokullara oranla çok daha ciddi ve çok daha disiplinlidir.
Ortaokul binaları ilkokul ve liselerden ayrıdır ancak , organizasyon ve fiziksel ortamlar benzerdir.
Araç
gereç donanımı ilkokullara oranla daha azdır. Yine de okulların %50 sinde
bilgisayar
mevcuttur ve bu oran hızla artmaktadır. Yönetim şekli ilkokulla aynıdır.
Haftalık ders saatleri 30 saattir. Ders süreleri 50 dakikadır. Derslere göre öğretmenler değişir. Her sınıfın bir danışmanı bulunur. Ortaokulda şu dersler verilir: Japonca ,
sosyal
çalışmalar , matematik , fen bilgisi, müzik,
güzel
sanatlar ,
sağlık ve beden eğitimi, endüstriyel sanatlar ve ev işleri , ahlak eğitimi , özel faaliyetler, İngilizce ve seçmeli dersler (16).
Genel olarak eğitimde analiz , araştırma ve kritik düşünme yerine ezber ve tekrara dayalı somut bilgiye önem verilir. Öğretimin merkezi öğretmendir. İlkokulda olduğu gibi öğrenciler kabiliyetlerine göre ayrılmazlar , bütün öğrencilere aynı eğitim verilir. Öğrenciler her üç dönem sonunda üç sınava girerler. Sonuçlar öğretmenin genel değerlendirmesi ve öğrencinin günlük performansı ile birlikte bir karta işlenerek velilere bildirilir (17).
Öğretmenlerin %60’ı
erkektir
(18).
2.3. Liseye Geçiş
Japonya’da ortaokuldan liseye geçiş , Bölge Eğitim Kurulları tarafından Mart ayında yapılan bir sınavla gerçekleştirilir. Belli idari yapıya sahip bütün devlet liseleri aynı testi uygular. Ancak, bölgesel yapıya ve yerel göre verilen testler değişir. Sınav soruları üç konudan oluşmaktadır. Bunlar Japonca , İngilizce ve matematiktir. Ancak bazı yönetimler , fen bilimleri ve
sosyal
bilimlerle ilgili konuları da sınav sorularına eklemişlerdir. Sınav ortaokulun 3 sınıfındaki bilgileri içermekle birlikte soruların yarısı 3. sınıfta öğrenilen konulardan gelir (19).(OERI,1996)
İdari yapıların uygulamalarında farklılıklar olmasına rağmen genellikle öğrenciler bir tek liseye başvurabilmektedirler. Okullar öğrencileri giriş sınavlarındaki derecelerine ve ortaokullardaki derecelerine ve ortaokullardaki başarılarına göre seçerler. Mart ayı giriş sınavlarının sonuçları
ay
sonunda ilan edilir. Okul seçimi ,
hesaplama
hataları ve yanlış danışmanlık nedeniyle her hangi bir okula kabul edilmeyenler veya sınava katıldığı halde başarılı olamayanlar için ikinci kez başka bir okulun sınavına girmelerine imkân verilir. 9. sınıfın sonunda , eğitimlerine devam etmek isteyen bütün öğrenciler liselere başarılı bir şekilde yerleştirilir.
3. TÜRK VE JAPON İLKÖĞRETİM KADEMELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Bu iki ülkenin ilköğretim kademelerini karşılaştırırken bazı özellikleri göz önüne almamız gerekir. Daha önce de denildiği gibi Japonya dünyanın en gelişmiş
ekonomik
düzeyine sahip ülkelerden birisidir.
Türkiye
ise
ekonomik
olarak sıkıntılar yaşayan bir ülkedir. Bir örnek vermek gerekirse Japonya’nın kişi başına düşen gayri safi milli hasılası 31.000 $ ( 1998 yılına göre ) iken
Türkiye
’de bu rakam 2160 $ ( 2001 yılına göre ) gibi düşük bir düzeydedir. Bu
ekonomik
gelişmişliğe paralel olarak Japonya’da eğitime ayrılan miktar
ihtiyaçları
karşılayacak orandadır ve eğitimin
ekonomik
yönden sıkıntısı yoktur. Böylece gereken bütün fiziksel donanımlar , eğitim
araç
ve gereçleri vb.’nin sağlanması
kolay
olmaktadır. Ayrıca Japonya’da okulöncesi eğitim çok yaygınlaşmıştır. Okulöncesi eğitimde okullaşma oranı % 40’tır. Böylece
çocuklar
ilkokula başlamadan önce okul ortamına hazır olarak gelmektedirler. Aileler de
çocuklarının
eğitim görmeleri konusunda son derece isteklidirler . Bunu okullaşma oranlarına baktığımızda da
rahatlıkla
görebiliriz : Okul öncesinde % 65, ilkokulda %99,9 , ortaokulda % 99 , lisede %92 ve yükseköğretimde %39. Şimdi karşılaştırmamızı çeşitli başlıklar altında yapalım :
3.1. Öğrenim Şekli ve Süresi
Japonya’da zorunlu öğrenim 9 yıl olup bunun ilk 6 yılı ilkokul, son 3 yılı da ortaokuldur. Fakat ilkokul ve ortaokul binaları birbirinden ayrıdır. Yani ilköğretim 6+3 şeklinde uygulanmaktadır.
Türkiye
’de ise zorunlu öğrenim 8 yıl olup
kesintisiz bir şekilde uygulanmaktadır. Her iki ülkede de zorunlu öğrenim parasız, okula başlama yarışı 6 ve karma eğitim yapılmaktadır. Japonya’da genellikle ilkokul öğrencilerinin belli bir kıyafeti giymek gibi bir zorunluluğu olmamasına karşılık bazı okullar öğrencilerinin ayırt edilebilmesi için şapka, rozet gibi bazı nesneleri takmalarını istemektedir. Fakat ortaokulda kılık kıyafet belirlenmiştir.
Türkiye
’de ise ilkokuldan liseye kadar bütün okullarda belirlenmiş kıyafetlerin giyilmesi zorunludur.
Japonya’da öğretim üç dönem halinde yapılırken
Türkiye
’de iki dönem halinde yapılmaktadır. Yıllık işgünü sayısı Japonya’da 240 gün iken
Türkiye
’de 180 gündür. Arada 60 günlük önemli bir fark bulunmaktadır. Üstelik Japonya’da cumartesi günleri de yarım gün eğitim yapılmaktadır. Fakat haftalık ders saati süresi hemen hemen aynı sayılır.
Türkiye
’de haftalık ders saati sayısı 30 iken Japonya’da 25-30 saat arasında değişmektedir. Buna karşılık bir ders saatinin süresi Japonya’da 45-50 dakika iken
Türkiye
’de 40 dakikadır.
Her iki ülkede de ilkokulda her sınıfın bir öğretmeni bulunmakta, ortaokulda derslere göre öğretmenler değişmektedir. Ortaokulda her sınıfın bir de danışman öğretmeni bulunmaktadır.
3.2. Dersler
Haftalık toplam ders saati sayısının her iki ülkede de hemen hemen aynı olduğunu daha önce söylemiştik. Öğretim programlarında yer alan dersler
bakımından
da benzerlikler bulunmaktadır. İlkokulda Japonca ( Türkçe ), fen bilgisi,
sosyal
bilgiler, matematik, müzik, resim-
iş
, beden eğitimi ve
iş
eğitimi benzer olan derslerdir. Farklı olarak Japonya’da 1. sınıftan itibaren ahlâk eğitimi ve özel çalışmalar dersleri bulunmaktadır. Ahlâk eğitimi
Türkiye
’de bir ders olarak 4. sınıftan itibaren okutulmaktadır. Ayrıca
Türkiye
’nin aksine Japonya’da yabancı dil öğretimi ilkokulda verilmemektedir. Ortaokulda ( Japonya’da 7, 8 ve 9. sınıflar ;
Türkiye
’de 6, 7 ve 8. sınıflar ) da verilen dersler hemen hemen aynıdır. Japonya’da ilkokulda verilmeyen yabancı dil dersi ortaokulda başlamaktadır. Ortaokulda verilen yabancı dil dersi genelde İngilizce olmaktadır. Yabancı dil öğretimine büyük önem verilmekte ve bu konuda büyük başarı sağlanmaktadır. Hatta liselere giriş sınavlarında yer alan soruların bir bölümü de İngilizce sorularından oluşmaktadır. Her iki ülkede de ortaokul kısımlarında seçmeli dersler yer almaktadır.
3.3. Eğitim Kurumlarının Yönetimsel Yapısı ve Finansmanı
Türkiye’de bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olduğu gibi Japonya’da da Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve
Teknoloji
Bakanlığı’na bağlıdır. Fakat Japonya’nın
Türkiye
’den Eğitim Yönetimi açısından bazı önemli farklılıkları vardır. Başlıcası Japonya’da yerel yönetimlerin de eğitim sisteminde doğrudan yer almasıdır. Valilikler ve belediyeler okul açabilmekte ve bu okulları yönetebilmektedirler. Ayrıca finansman üzerinde yerel yönetimlerin önemli katkıları bulunmaktadır. Her ilde ve belediyede bizdekine benzer bir eğitim müdürlüğü bulunmakta, bu müdürlükler kendi bölgelerinde yer alan okullardan sorumlu olmaktadırlar. İl eğitim müdürlüğü valiliğe , belediye eğitim müdürlüğü de belediye başkanlığına bağlıdır.
Okulların yönetimi de benzerlik göstermektedir. Okul müdürlüğü ve müdür yardımcılığı yöneticilik statüleridir. Fakat bu görevlere genelde yaşlı kişiler ( 50 yaş üstü ) getirilirken
Türkiye
’de
genç
yaştaki ( 30-40 ) yöneticilerin sayısı az değildir.
Devlet okullarının eğitim giderleri , ulusal , bölgesel ve yerel idareler tarafından paylaşılır. Devlet , yerel idarelere bağlı ilk ve ortaokullarda eğitim personelinin
aylıkları
ile yan ödemelerinin yarısını karşılar. Diğer yarısı ise yerel idarelerce karşılanmaktadır. Ayrıca devlet, bölge ve yerel yönetime bağlı ilk ve orta okulların eğitim
araçları
giderlerini karşılar, okul inşaat giderlerinin ½’si veya 1/3’ünü verir (20).
3.4. Liseye Geçiş
Japonya’da tüm liselere giriş sınavla olurken
Türkiye
’de sadece belli liselere giriş sınavla olmaktadır. Japon öğrencileri bu yüzden
Türkiye
’deki akranlarından daha büyük bir sınav stresi altındadırlar. Sürekli yoğun bir çalışma içindedirler. Hafta sonları öğrencilerin büyük bir kısmı bizdeki dershanelere benzer eğitim kurumlarına devam etmektedirler.
3.5. Öğretim Yöntemi ve Sınıf Geçme
Japon ilk ve orta öğretiminin temelinde iki ana düşünce bulunmaktadır. Birincisi, hemen hemen bütün
çocuklar
okul programını anlayacak ve başarabilecek yetenektedir. İkincisi, çalışkanlık ve işin detayına ilgi göstermek gibi belli alışkanlıklar bütün öğrencilere
kazandırılabilir
. Bütün
çocukların
eşit potansiyele sahip oldukları tezi ileri sürülür. Öğrenci başarısındaki farklılıklar
bireysel
farklılıklardan değil , genel olarak
bireysel
çaba , azim ve özdisiplin gibi farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle öğrenciler yeteneklerine göre gruplandırılmazlar ve ayrı sınıflar açılmaz. Üst sınıfa geçiş ders başarısına göre değil , otomatik olarak gerçekleşir. Dersler
bireysel
farklılıklara göre düzenlenmez fakat öğretmenler zayıf öğrencileri teşvik etmeye ve onlara ayrıca özen göstermeye dikkat ederler . Japon ilkokul programı
ihtiyaca
yönelik ve kümülatiftir. Her sınıfta çocuğun bir çok şey öğrenmesi ve bir kavramdan diğerine
çabukça
geçmesi gerekmektedir. Öğrencilerin çoğu öğretilenleri izleyebilmelerine rağmen bazıları geride kalmaktadır. Geri kalan öğrencilerin durumları Japonya için ciddi bir problem oluşturmaktadır. Öğretimde
bireyselliğin
olmaması ,
yavaş
öğrenenlerin veya diğer öğrenme problemleri bulunanların başarısızlığını artırmaktadır. Ortaokulda ise genel olarak eğitimde analiz , araştırma ve kritik düşünme yerine ezber ve tekrara dayalı somut bilgiye önem verilir. Öğretimin merkezi öğretmendir. İlkokulda olduğu gibi öğrenciler kabiliyetlerine göre ayrılmazlar , bütün öğrencilere aynı eğitim verilir. Öğrenciler her üç dönem sonunda üç sınava girerler. Sonuçlar öğretmenin genel değerlendirmesi ve öğrencinin günlük performansı ile birlikte bir karta işlenerek velilere bildirilir (21). Japonya’daki bu sorunların giderilmesi ve eğitimde
bireyselliği
gerçekleştirmeye yönelik çalışmalar son yıllarda
hız
kazanmıştır
. Fakat bu sorunlara rağmen sistemin akademik başarısı üzerinde Japon kültüründen gelen çok çalışma, azim ve sebat gibi özelliklerin etkisi büyüktür.
Türkiye’de de Japonya’daki yaşanan yukarıda sayılan durumlara çok benzer problemler yaşanmaktadır. Sınıf geçme ilköğretimde resmi olarak otomatik olmamasına rağmen uygulamada sınıfta kalma olayları pek nadir görülmektedir. Fakat ülkemizde
bireysel
öğretime ağırlık verilmesi uzun yıllardır yer almakta fakat uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. Öğretmenler sınıflarındaki öğrencilerin
bireysel
farklılıklarını dikkate alarak eğitim yapmaya çalışırlar. Sınıflarda seviye grupları oluşturulur. Geri kalan öğrencilerle ders saati dışındaki zamanlarda da ilgilenilmeye çalışılır.
4. SONUÇ ve ÖNERİLER
Japon ve Türk eğitim sistemlerindeki ilköğretim kademeleri okula başlama yaşı, verilen dersler, okul yönetimi, öğretim yöntemleri, sınıf geçme, karma eğitim yapılması gibi özellikler açısından benzerlik göstermektedir. Belirgin farklılıklar ise şöyle sıralanabilir:
İlkokulda yabancı dil dersinin verilmemesi, 7.sınıftan itibaren verilmesi
Yıllık işgünü sayısının yüksek olması
Eğitim-öğretimin üç dönem halinde uygulanması, çok uzun süreli ( 2-3
ay
gibi )
tatillerin
olmaması
Eğitimin hem merkezi hem de yerel bir özellik taşıması
Eğitimin finansmanına yerel yönetimlerin de ortak olması
Ailelerin büyük bir kısmının
çocuklarının
eğitimine büyük önem vermesi
Çok çalışma anlayışının egemen olması
Ahlâk eğitimine okulun ilk gününden itibaren ağırlık verilmesi
Bu farklılıklara bakarak
Türkiye
’nin ilköğretim sistemi için bazı önerilerde bulunulabilir. İlk olarak
Türkiye
’de 180 gün olarak uygulanan yıllık işgünü sayısının artırılması söylenebilir. 180 günlük bu süre maalesef tam kapasite
kullanılamamaktadır
. Her dönemin ilk ve son haftası genellikle ders işlenmeden geçmektedir. Böylece fiili süre 170-160 güne düşmektedir. İşgünü sayısının 200 güne çıkarılması ve aynı zamanda da kayıp zamanların önüne geçilmesi gerçekleştirilebilir. Bu uygulama cumartesi günleri yarım gün ders işlenerek de gerçekleştirilebilir. Ayrıca bir çok gelişmiş ülkede olduğu gibi eğitim-öğretimin iki değil de üç dönem halinde yapılması da öğrencilerin çok uzun süre okuldan uzak kalarak okuldan soğumalarına engel olabilir. Hem de uzun süreli ( 4-5
ay
) okul dönemleri olmamış olur. Bu uygulamalar bir çok gelişmiş ülkede yıllardır uygulanmaktadır.
İkinci olarak yabancı dil dersinin ne zaman verileceği sorunu gelmektedir. İncelemiş olduğumuz Japonya’ya baktığımızda ilköğretimin ilk 6 yılında yabancı dil dersi yer almayıp 7. sınıftan itibaren başlanmaktadır. Üç yıllık ortaokul süresince öğrenciler iyi düzeyde İngilizce öğrenmektedirler. Hatta liselere giriş sınavında yer alan 3-4 alandan biri İngilizce’dir. Oysa ülkemizde 4.sınıftan itibaren itibaren verilmeye başlanılan İngilizce’den istenilen sonuç alınamamaktadır. 8. sınıfı bitiren bir öğrencinin İngilizce seviyesi sadece birkaç sık
kullanılan
kalıp ve cümleden ibaret kalmaktadır. İngilizce öğretiminin daha önceden olduğu gibi 6. sınıftan itibaren başlatılması , 4. ve 5. sınıflardan bu dersin kaldırılması , bunun yerine Türkçe’nin öğretimine ağırlık verilmesi daha faydalı olacaktır.
Son olarak da eğitimin yerel idarelerce de yapılmasına değinebiliriz. Japonya gibi birçok ülkede yerel idareler eğitim kurumları açabilmekte ve bunları yönetmektedirler. Böylece devletin yükü azaltılmış olmakta , yerel idarelerin de katkısıyla eğitimin maddi imkanları artmış olmaktadır. Eğitimin
kalitesinin
yükselmesine de olumlu etkileri bulunmaktadır. Ayrıca yerinden yönetimin birçok faydasından da istifade edilmektedir.
Türkiye
’de uygulanan aşırı merkeziyetçi sistemin olumsuzluklarından böylece kurtulunabilir.
(*) Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı , Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi.
(1)http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/146/aslan.htm
(2)a.g.e.
(3)Nuriye Semerci, “Japonya ve Almanya Eğitim Sistemine Genel Bir Bakış:Öğretmen Eğitimi Açısından
Türkiye
ile Karşılaştırma”, Fırat Üniversitesi
Sosyal
Bilimler Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 1, 2000, s. 159-168
Bu konudaki diğer araştırmalar:
JAPON VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Hülya ÜNALAN GEDİK
JAPONYA İLKÖĞRETİM SİSTEMİ ve TÜRKİYE
İLKÖĞRETİM SİSTEMİNİN KARŞILAŞTIRILMASI,
Bilgen KIRAL, Erkan KIRAL, PDF olarak indir
Şiddetleşme
Şiirli Karneler
TABİP
Teşekkür Ziyareti
Toplantı ve Faaliyet Çizelgesi
Törenlerin Kutlama Şekli
Ulusal Ajans
Üstün Zekalılar
Veli Eğitim Projesi
Veli Kaynak Kitabı Projesi
Veliyiz Okuldayız
Zil Sesi Yok